Перевод: с турецкого на немецкий

с немецкого на турецкий

cezasını çekmek

  • 1 ceza

    ceza [dʒeza:] s
    Strafe f
    biri \ceza almak jd bekommt [o kriegt] eine Strafe
    birinden \ceza almak jdn mit einer Geldstrafe belegen
    \ceza çekmek eine Strafe verbüßen
    birine \ceza kesmek jdn mit einer Geldstrafe belegen
    biri \ceza vermek jd zahlt eine Geldstrafe
    birine \ceza vermek jdn bestrafen
    birine \ceza yazmak ( fam) jdn aufschreiben, jdn mit einer Geldstrafe belegen
    \ceza yemek ( fam) eine Strafe bekommen [o kriegen]
    \cezasını bulmak seine verdiente Strafe finden
    \cezasını çekmek seine Strafe absitzen [o abbüßen]
    bir şeyin \cezasını çekmek für etw büßen müssen
    birini \cezaya çarptırmak ( fam) jdm eine Strafe aufbrummen, jdn bestrafen
    bu \cezayı hak etti er hat diese Strafe verdient

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > ceza

  • 2 ceza

    ceza [ɑː] Strafe f, Bußgeld n;
    ceza alanı SPORT Strafraum m;
    ceza almak eine Strafe bekommen;
    ceza çekmek eine Strafe verbüßen (-den wegen G);
    ceza hukuku Strafrecht n;
    ceza kanunu Strafgesetzbuch n;
    -e ceza kesmek jemandem eine Geldstrafe auferlegen;
    ceza muhakemeleri usulü kanunu Strafprozessordnung f;
    ceza ödemek Strafe zahlen;
    ceza sahası SPORT Strafraum m;
    b-ni ceza vermek jemanden bestrafen;
    ceza vermek (oder ödemek) Strafe zahlen;
    ceza vuruşu SPORT Strafstoß m;
    ceza yazmak fam jemanden aufschreiben; jemandem eine Geldstrafe auferlegen;
    cezayı ağırlatıcı sebepler strafverschärfende Umstände m/pl;
    cezasını bitirmek (oder doldurmak) seine Strafe absitzen;
    cezasını bulmak seine verdiente Strafe finden;
    -in cezasını çekmek oder görmek büßen müssen (für A);
    cezaya kalmak Schüler nachsitzen müssen;
    ağır ceza Freiheitsstrafe f (Türkei über 5 Jahre);
    hapis cezası Gefängnisstrafe f;
    idam (oder ölüm) cezası Todesstrafe f

    Türkçe-Almanca sözlük > ceza

  • 3 dil

    dil s
    1) anat Zunge f
    birine \dil çıkarmak jdm die Zunge herausstrecken
    \dili dolaşmak sich verhaspeln
    \dili kılıçtan keskin olmak ( fig) o ( fam) eine spitze Zunge haben
    \dilimin ucunda ( fam) es liegt mir auf der Zunge
    \dilini tutmak ( fig) seine Zunge im Zaun halten
    \dilinin altında bir şey olmak ( fam) mit etw hinterm Busch halten
    \dilinin altındaki baklayı çıkarmak ( fig) o ( fam) die Katze aus dem Sack lassen
    \dilinin belasını bulmak ( fig) o ( fam) sich die Zunge verbrennen
    \dilinin cezasını çekmek ( fig) o ( fam) sich die Zunge verbrennen
    \dilinin ucunda olmak ( fam) auf der Zunge liegen
    2) Sprache f
    bir şeyi \dile getirmek etw zur Sprache bringen; ( ifade etmek) etw ausdrücken, etw äußern
    3) geo ( kıstak) Landzunge f
    4) (toka \dili) Dorn m
    5) \dil sürçmek sich versprechen, sich im Ausdruck vergreifen
    \dil( ler) e düşmek in aller Munde sein
    \dile kolay leichter gesagt als getan
    bir şeyi \dile vermek ( gizli bir şeyi) etw ausplaudern; ( duyurmak) etw publik machen
    \dilini tutamamak nicht den Mund halten können
    söyleye söyleye \dilinde tüy bitmek ( fam) sich den Mund fuss(e) lig reden
    \dillerde dolaşmak von sich Rede machen

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > dil

См. также в других словарях:

  • cezasını çekmek — 1) yaptığı bir kusur veya tedbirsizliğin zararına uğramak Bu haylazlığının cezasını çeker. P. Safa 2) hükmedilen cezayı bitirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • günahını çekmek — (birinin) birinin yaptığı veya birine karşı yapılan kötülüğün cezasını görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dilinin cezasını (veya belasını) çekmek (veya bulmak) — ölçüsüz, düşüncesiz konuşma yüzünden zarar görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ceza — is., Ar. cezāˀ 1) Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım 2) huk. Suç işleyen bir kimsenin yaşantısına, özgürlüğüne, mallarına, onuruna karşı yasaların öngördüğü yaptırım ... kimse insan… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ebe — is. 1) Doğum işini yaptıran kadın Ebe demek yarım doktor demektir. R. N. Güntekin 2) hlk. Büyük anne, nine 3) Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kefaretini ödemek — (bir şeyin) cezasını çekmek Bunu yapan günün birinde er geç bu günahın kefaretini ödeyecektir. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»